⬤ EDATLAR (PREPOSITIONS)
İlgili oldukları isim ve zamirlerin önünde bulunan, onların cümledeki diğer sözcüklerle ilişkisini gösteren sözcüklere edat denir. Edatlar Türçedeki kullanımın aksine kelimeden önce ifade edilir.
Örnek:
in the room
odanın içinde
Edatları kullanırken İngilizce ile Türkçe arasında farklı kullanımlar olabileceğini hatırda tutun.
Örneğin:
“Duvarda bir resim var.” derken “da” ekinin İngilizcedeki birebir karşılığı “at” dir. Ancak İngilizce’de duvara asılı birşeyi belirtirken “at the wall” değil “on the wall” ifadesi kullanılır. Duvara asılan nesne duvarın fiziksel olarak yanında olmasına rağmen sanki üstündeymiş gibi “on” edatı kullanılır.
duvarda
on the wall
Demek oluyor ki Türkçe edatların İngilizcedeki kullanımları birçok yerde aynı olsa da yerine göre nasıl kullanılacağını öğrenmemiz gerekiyor. Zaten bu sayfa da size bunu anlatmaya çalışacak. İngilizce edatlar (prepositions) ana sayfası için buraya tıklayın.
Örneklerden devam edelim:
by the lake (gölün yanında-yer belirtiyor)
by car (araba ile– vasıta belirtiyor)
by Mehmet Akif Ersoy (Mehmet Akif Ersoy tarafından– yapan kişiyi belirtiyor)
⬤ Edatların (prepositions) yerine göre kullanımları:
Zaman gösteren edatlar (prepositions of time)
At tam bir zaman noktası göstermek için kullanılır.
at nine dokuzda
at night geceleyin (bütün gece boyunca)
at Christmas Noelde (bütün Noel süresince)
We get up at seven o’clock. Saat yedide kalkarız.
In aylarla, mevsimlerle ve yıllarla kullanılır.
in September eylülde
in winter kışın
in 1995 1995’te
Günün şu bölümlerini gösterir.
in the morning sabahleyin
in the afternoon öğleden sonra
in the evening akşamleyin
On günlerle, tarihlerle kullanılır.
on Friday cuma günü
onMay 15th 15 mayıs günü
By “sırasında, o zamana kadar” anlamındadır.
by two o’clock saat ikiye kadar
by midnight gece yarısına kadar
From belli bir zaman başlangıç noktasını belirtirken söylenen “-den” karşılığı olarak kullanılır.
Çoğu zaman aynı cümlede “- ye (kadar)” anlamında to veya until (till) edatı da bulunur.
from morning till evening sabahtan akşama kadar
They wait in queues from seven to twelve. Yediden on ikiye kadar kuyruklarda beklerler.
Since “-den beri” anlamıyla belli bir zaman noktasından o zamana kadar geçen süreyi belirtir.
since five o’clock saat beşten beri
since Tuesday salıdan beri
We haven’t seen each other since Easter. Birbirimizi Paskalyadan beri görmedik.
For “için, sürece” anlamında kullanılır.
for five days beş gün süreyle, beş gündür
for one hour bir saat süreyle
She has lived in London for two years. Londra’da iki yıl oturdu, (iki yıl süreyle)
During “sırasında, esnasında” anlamındadır.
Belli bir zaman dilimini bildiren sözcüklerle kullanılır.
during the war savaş esnasında
during winter kışın, kış esnasında
I don’t drink water during meals. Yemek sırasında su içmem.
After “-den sonra” anlamındadır.
Belli bir zaman noktasından sonrasını göstermek için kullanılır.
after eight sekizden sonra
after the lesson dersten sonra
I have a cup of coffee after meals. Yemeklerden sonra bir fincan kahve içerim.
Before “-den önce” anlamındadır.
Belli bir zaman noktasından öncesini gösterir.
before six altıdan önce
before Monday pazartesiden önce
Could we meet before next week? Gelecek haftadan önce buluşabilir miyiz?
⬤ Yer ve yön gösteren edatlar (prepositions of place)
From “-den, -dan” anlamıyla bir hareketin başlangıç noktasını belirtir.
from the table masadan
They’re coming from the airport. Havalimanından geliyorlar.
To “-ye, -ya” anlamındadır.
Eylemlerin varış noktasını işaret eder.
to the street sokağa
They’ll come to Turkey. Türkiye’ye gelecekler.
At edatı bir nokta veya civarında oluşu gösterir.
at the the door kapıda
at the airport havaalanında
at the cinema sinemada
in kapalı veya sınırları belli bir şeyin içinde oluşu anlatmak için kullanılır.
in the room odada, odanın içinde
in the box kutuda, kutunun içinde
She is sitting in the bedroom. Yatak odasında oturuyor.
We’ll swim in the sea. Denizde yüzeceğiz.
By bir taşıtla gidiş anlatılırken kullanılan “ile” anlamındadır.
by car otomobille
by plane uçakla
We go to school by train. Okula trenle gideriz.
On temas eder durumda üzerinde oluşu belirtir.
on the chair sandalyenin üstünde
on my bed yatağımın üstünde
He put the books on the table. Kitapları masanın üstüne koydu.
Bazı hareket ve gidiş şekilleri on edatıyla anlatılır.
on foot yürüyerek, yaya
on horseback atla, at sırtında
Off “-den uzakta, -den uzağa, -den, -dan” anlamındadır.
off the tree ağaçtan
off the shore kıyıdan
Keep off the grass. Çimenden uzak durunuz.
We’ll get off the bus here. Otobüsten burada ineceğiz.
Out of bir yerden dışarı çıkış anlatılırken kullanılır.
out of the garden bahçeden dışarı
out of the kitchen mutfaktan dışarı
The girl walked out of the park. Kız parktan dışarı yürüdü.
They ran out of the shop. Dükkândan dışarı koştular.
Along “boyunca, uzunluğunca” anlamındadır.
along the street sokak boyunca
We raced along the river. Nehir boyunca yarıştık.
at ve in
At genel olarak küçük bir yerde bulunuş, belli bir noktada oluş söylenirken kullanılır.
at home evde
at the bus station durakta
at work işte
in daha büyük yerlerde oluşu anlatırken kullanılır.
in the field tarlada
in London Londra’da
in Thailand Tayland’da
in kapalı veya belli sınırlar içinde olan bir yerde bulunuşu anlatır.
in the room odada
in the park parkta
They live in England. İngiltere’de yaşarlar.
The hunters were in the forest. Avcılar ormandaydılar.
in ve into
in bir yerde oluş veya bulunuşu gösterir.
Into bir şeyin içine hareket ediş ve girişi anlatır.
The pencil is in the box. Kalem kutunun içindedir.
I’ll put the pencil into the box. Kalemi kutunun içine koyacağım.
on ve onto
On bir durumu veya bir şeyin üzerine doğru bir hareketi belirtir.
The key is on the table. Anahtar masanın üstündedir.
Put the key on the table. Anahtarı masanın üstüne koy.
Onto ise yalnızca “üzerine, üstüne” anlamını verir.
I lifted the girl onto the horse. (Kızı atın üstüne kaldırdım.)
Across “bir tarafından karşı tarafına, çaprazlamasına” anlamında bir edattır.
across the river nehrin bir kıyısından karşı kıyısına
across the street caddenin bir tarafından karşısına
The boys swam across the river. Çocuklar nehrin bir kıyısından karşı kıyısına yüzdüler.
Down “aşağı doğru” anlamındadır.
down the road yoldan aşağı doğru
down the hill tepeden aşağı doğru
The boats go faster down the river. Kayıklar nehirde aşağı doğru daha hızlı giderler.
Round “etrafın(d)a, çevresin(d)e” anlamını verir.
round the world dünyanın etrafında
round my neck boynumda
The earth rotates round the sun. Dünya güneşin etrafında döner.
Through bir şeyin içinden geçişi anlatırken kullanılan “içinden, arasından” anlamındadır.
through the chimney bacanın içinden
through the tunnel tünelin içinden
The river flows through Paris. Nehir Paris’in içinden akar.
Up “yukarı doğru” anlamındadır.
up the tree ağacın yukarısına doğru
up the stairs merdivenlerden yukarı
We climbed up the mountain. Dağın yukarısına tırmandık.
Against “karşı” anlamında bir edattır.
against the wind rüzgâra karşı
against the law yasaya karşı
Your driving at this speed is against the rules. Bu hızda sürmeniz kurallara aykırıdır.
⬤ Düzey gösteren edatlar
Above “üstünde, daha üst düzeyde” anlamındadır.
above my head başımın üstünde
The plane is above the clouds. Uçak bulutların üstündedir.
Over edatı da above ile aynı anlamdadır.
Ayrıca, üstünde bulunduğu şeye dokunur durumda anlamını da verebilir.
Above böyle bir anlam vermez.
I’ll put a new table cloth over the table.
(Masanın üzerine yeni bir masa örtüsü koyacağım.)
Over ayrıca bir hareketin bir şeyin üzerinden yapıldığını da anlatır.
We jumped over the stream. (Derenin üzerinden atladık.)
Under “altında” anlamındadır.
under the table masanın altında
He is sleeping under the tree. Ağacın altında uyuyor.
Below edatı da under gibi “altında” anlamındadır.
Ancak, under ile anlatılanda temas durumu mümkündür.
Below ise temas etmeden altında oluşu anlatır.
The plane went below the clouds. (Uçak bulutların altından gitti.)
Beneath de “altında” anlamındadır. Under ile eşanlamlıdır.
We found the money beneath the blanket.
(Parayı battaniyenin altında bulduk.)
⬤ Bulunma veya duruş yerini gösteren edatlar
Beside “yanında; yanına” anlamındadır.
She is sitting beside her husband. (Kocasının yanında oturuyor.)
Behind “arkasında; arkasına” anlamında bir edattır.
We parked the car behind the station.
(Otomobili istasyonun arkasında park ettik.)
in front of üç sözcükten oluşan bir edattır. Anlamı “önünde”dir.
There is a blue car in front of your door.
(Kapınızın önünde mavi bir otomobil var.)
Opposite “karşısında, zıddı” anlamındadır.
opposite the church kilisenin karşısında
opposite our house evimizin karşısında
Between iki şey için kullanılır ve “arasında; arasına” anlamındadır.
between the table and the door kapı ve masa arasında
There is a big tree between the house and the wall. Evle duvar arasında büyük bir ağaç var.
Among ikiden çok şey için kullanılır ve “arasında, aralarında: arasına, aralarına” anlamındadır.
among the flowers çiçeklerin arasında
We built a hut among the trees. Ağaçlar arasında bir kulübe yaptı.
Near “yanında; yanına” anlamındadır.
Near the cafe cafenin yanında
Our house is near the station. Evimiz istasyona yakındır.
⬤ Diğer edatlar:
About “hakkında, dair” anlamındadır.
about this book bu kitap hakkında
about us hakkımızda
With “ile” anlamını veren bir edattır.
with a screwdriver tornavida ile
with me benimle
Ancak with taşıtlarla bu anlamda kullanılmaz, onun yerine by kullanılır.
I go to school with my friends. Okula arkadaşlarımla giderim.
I go to school by bus. Okula otobüsle giderim.
With edatı ayrıca, “-si olan, -lı, -li” ekleriyle belirtilebilecek sahiplik gösteren bir anlam da verir.
with red hair kızıl saçlı
with one arm tek kollu
without “-sız, -siz, olmaksızın” anlamındadır.
without a coat ceketsiz
I can’t do without you. Sensiz yapamam.
prepositions işaret Except “dışında, hariç” anlamındadır.
Everybody came except Helen. (Helen hariç herkes geldi.)
Like “gibi anlamında bir edattır.
Like the others diğerleri gibi
Like this bunun gibi
Your house is like a palace. Sizin eviniz bir saray gibidir.
Nesnelerle beraber kullanılan to/for
“Neyi, kimi” sorularına yanıt veren nesnelere, düz nesne; “neye, kime, ne için, kim için” sorularına yanıt veren nesnelere ise dolaylı nesne denir.
The teacher gave the book to me. Öğretmen kitabı bana verdi.
The teacher gave me the book. Öğretmen kitabı bana verdi.
cümlelerinde the book düz nesne, me, to me dolaylı nesnedir.
Dolaylı nesnenin yerini değiştirmek suretiyle to edatının atılması başlıca şu fiillerle olur: take, tell, sell, send, pay, give, bring
She told a story to the children. Çocuklara bir hikâye anlattı.
She told the children a story. Çocuklara bir hikâye anlattı.
We’ll sell our furniture to them. Mobilyamızı onlara satacağız.
We’ll sell them our furniture. Mobilyamızı onlara satacağız.
Dolaylı nesnenin yerini değiştirmek suretiyle for edatının atılması başlıca şu fiillerle olur: buy, get, keep, leave, make, order, build, cook, find.
She bought an umbrella for Ann. Ann için (Ann’a) bir şemsiye aldı.
She bought Ann an umbrella. Ann’a bir semsiye aldı.
We’ll find a hotel for the tourists. Turistler için bir otel bulacağız.
We’ll find the tourists a hotel. Turistlere bir otel bulacağız.
Edatlarla kullanılan bazı fiiller ve sıfatlar
To alan bazı fiiller: Call, complain, explain, say, speak, talk, whisper, suggest, shout fiilleri ile hitap edilen kişileri gösteren sözcükler önüne to getirilir.
What did she say to you? Sana ne dedi?
We’ll explain everything to them. Onlara her şeyi açıklayacağız.
She talked to her husband. Kocasıyla konuştu.
To edatı according, accustomed, due, owing, used ile kullanılır.
According to the new rules you can’t play like this. Yeni kurallara göre böyle oynayamazsınız.
She isn’t accustomed to cold weather. Soğuk havaya alışık değildir.
Of ile kullanılan bazı fiiller: dream, consist, get rid, accuse, remind, think.
She always thinks of her son. Hep oğlunu düşünür.
He dreams of his happy childhood. Mutlu çocukluğunu hayal eder.
Of edatı afraid, ashamed, aware, capable, fond, suspicious, tired ile kullanılır.
I’m afraid of walking in dark streets. Karanlık sokaklarda yürümekten korkarım.
Are you aware of their absence? Onların yokluğunun farkında mısın?
in ile kullanılan bazı fiiller: believe, succeed
Do you believe in their ability? Onların yeteneğine inanıyor musun?
She succeeded in the first exam. İlk sınavda başarılı oldu.
On ile kullanılan bazı fiiller: depend, insist, live, rely
They all depend on me. Hepsi bana muhtaçtır.
The natives live on fruit only. Yerliler sadece meyveyle yasarlar.
For ile kullanılan bazı fiiller: apologize, aşk, beg, apply, hope, wait
They applied for a better job. Daha iyi bir iş için başvurdular.
He asked for some chocolates. Biraz çikolata istedi.
We hope for rain. Yağmur bekliyoruz.
For edatı anxious, fit, ready, sorry ile kullanılır.
She is ready for the examination. Sınava hazırdır.
The woman is anxious for her money. Kadın parası için endişededir.
With ile kullanılan bazı fiiller: quarrel, fight, argue, compare, deal, charge
He quarrels with his neighbours. Komşularıyla ağız kavgası eder.
Don’t fight with your friends. Arkadaşlarınla kavga etme.
I can’t compare this dictionary with yours. Bu sözlüğü seninki ile karşılaştıramam.
Edatın cümle sonuna konulması
Önünde bir edat olan soru sözcükleriyle yapılmış sorularda edat cümle sonuna alınabilir.
To whom did you write? Kime yazdın?
Who did you write to? Kime yazdın?
To whom are you calling? Kime sesleniyorsun?
Who are you calling to? Kime sesleniyorsun?